hezarfenin günlüğü
22 Temmuz 2014 Salı
Unutulmuş,kütüphanenin raflarında en popüler kitaplara gösterilen ilgi-alakadan nasibini alamamış kitaplar gibi aralarda kalmışcasına sessizliğe dalmış pek sevgili hezarfenin günlüğü.. Deniz kokulu bir rüzgar bozsun sesini şimdi. Gözüne pencereden çapraz vuran ilk ışık ile günaydın desin güneş,gülümseyerek uyan yeni sabahına olur mu.. Biraz miskin olduğun için hemen fırlamazsın yatağından sen,önce telefonundan(- "en sevdiğim" diye bir tanımlaman yoktur senin ama -) o sabaha çok yakışacak olan belki bir John şarkısı açarsın,gözlerini kapatır ve gülümsersin.. Bir parça gülümseyiş ile yavaşça doğrulur ve pencereye uzanırsın.Açılan pencere ile dünyadaki tüm denizlerin kokusunu içine çekmiş bir rüzgar çarpar yüzüne,sana en zarif,en naif şiirleri anımsatan,biraz Jim'i biraz İncesaz'ı,bolca Karadeniz'i ve çokça İstanbul'u anımsatan bir rüzgar.. Uçuk mavi ve uçuk pembe ile karışan hayal bulutundan bir parça daha şekillenir dünyanda.. Denizle,umutla,ışıkla,özlemekle,sevgiyle,dinlemekle,yazmakla ve gitmekle dolu bir rüzgar dolar odana.. İşte böyle bir sabaha uyan olur mu hezarfen.
24 Eylül 2013 Salı
Hezarfen'in boğazını ağrıtan bir avuç cümlesi var bugünlerde.Kadıköy dönüşü vapurda suratına çarpan soğuk rüzgar ve üzerindeki garantici ruh etkisiyle aldığı incecik hırkasıyla gözlerini kısarak kendisine bakan sevgili yolcusunu kandırmış gibi hissediyor sanırım.Yolcu ona bakarken o da başka yere bakıyor gibi.Bu sıralar sanki değişen hava,Hezarfen'nin de halet-i ruhiyesini deli gibi etkiliyor..Yağmuru çok seviyor,hatta her gün en önce yaptığı şey meteorolojinin sayfasından "acaba yağmur geldi mi ki?" diye bakmak oluyor.Bir sürü de defter almalı çünkü,yani yağmur varsa eğer.Hezarfen seviniyor ayrıca,kimse en yakınımda olmasın diyor,yakınına gelenlerin boğmasından yahut yakınına gelenleri boğmaktan korkarcasına en iyi arkadaşım "mor laleli güzel defterim" diyor.Kim ona haksızsın diyebilir ki.Ya da isteyen desin,zaten pek de umursadığı yok gibi ..
4 Haziran 2013 Salı
Taze gezilmiş bir şehir..ESKİŞEHİR :)
Tam da sınavların başlayacağı zaman aralığında gezmek olur mu demeyin,oluyor.Aniden,hıp hızlı,yorucu ama eğlenceli..Perşembe günü gerçekleştirdiğim kaçamaktan bahsedeceğim biraz.Bir önceki yazımda şehir önerilerinde bulunmuştum ya hani,işte Eskişehir de günlük gezmelere uygun şehirlerden biri.Olay şöyle oldu : perşembe sabahı Esenler otogarına gidip bir firmaya şuan hangi otobüs hareket etmek üzre diye sordum.Beyefendi dedi ki Eskişehir.Aldım hemen biletimi,otobüse atladım(cam kenarıı :) ).Yolculuk rahattı,yaklaşık 5-5,5 saat sürdü.Otogarda merkeze nasıl gidebileceğimiz öğrendim.Otogardan çıkınca sağ tarafta bir klübe var,oradan tramvay için Eskart alıyorsunuz.1,90 tl.Otogardan tek yöne tramvay var,kafanız karışmıyor yani.Durakları takip ederek çarşı durağında inebilirsiniz.Yalnız enteresan bir durum ki Eskişehir'de tramvayda bilet kontrolü yapılıyor.Eğer biletinizi gösteremezseniz 81 tl ceza ödüyorsunuz.Bu sebeple Eskişehir'de yolculuğunuz bitene kadar eskartlarınızı saklayın :).Odun pazarı'ndan gezmeye başlayın.Esnafa da sorup öneriler alabilirsiniz.En meşhur yemekleri kısmıyla hiç ilgilenmediğim için bir bilgim yok :) Bu arada Eskişehir'e her saat başı araba varmış,aklınızda bulunsun.Genel anlamda tam bir öğrenci şehri diyebilirim.Kafeleri ve sabaha kadar hareketlli sokaklarıyla nüfusun büyük çoğunluğunu Türkiye'nin dört bir yanından gelen üniversite gençleri oluşturuyor.Canınız asla sıkılmaz yani,endişeniz olmasın.Tam olarak gezmek isterseniz bi 4 gününüzü ayırabilirsiniz.Yalnız 1-2 gün de de hızlı bir nefes alış yaşayabilirsiniz..Konya'ya gitmiş olanınız varsa eğer,sokakları ve havasını tanıdık bulacaksınız..Bol gezmeler,bol eğlenceler :)
28 Mayıs 2013 Salı
Gezilmiş,onaylanmış,tavsiye edilen şehirler :)
Merhabalar sevgili gezgin ya da gezgin adayları.Bir önceki paylaşımımda gezgin çantasını hazırlamıştık,şimdi ise en eğlenceli olan rota belirleme evresindeyiz.Çantanız hazır,zamanlama yaptınız,bu zamana şehirler seçelim öyleyse..
-Küçük hedeflerle başlayalım,eğer ben bir sabah çıkıp akşama geri dönmeliyim diyorsanız Edirne,Çanakklale ve de Bursa uygundur.İsterseniz gece bilet alabilir,sabaha karşı şehre gidip en mühim mekanlarını gezebilir ya da sokaklarda boş boş gezip yine akşam bilet alıp geri dönebilirsiniz.Ben sabah 8:30 otobüsü ile Bursa'ya gidip,otogarda rastgele bir hanımefendiye "ben İstanbul'dan geldim,3 saatim var,nereyi görmeliyim?" diye sorup aldığım öneri doğrultusunda gezimi tamamlayıp,geri döndüm,eğlenceliydi,bunu farklı şehirler için de denemek gerek :)
-2-3 günüm var diyorsanız ilk aklıma gelen Eskişehir-Ankara-Konya :) bu şehirler de harikadır,özellikle Konya :) Kalacak yer konusunda otel istediğiniz anda bulursunuz,yok ben otelde kalmam diyorsanız yolculuk zamanlarını yani otobüs biletlerini gece almaya çalışın,bir miktar da otogarda takılır,hava aydınlandığı anda sokaklara düşersiniz,emin olun ikincisi çok daha güzel ve eğlenceli :) Konya'ya en az 2 gün ayırmak gerekir esasen,Konya merkezi,Meram bağları,Alaaddin Tepesi,Mevlana,Sille..(Konya'ya 2 defa gittim,ama doyamadım,özel ve de güzeldir :) )
-Ben en azından bir hafta yollara düşerim diyenler "Karadeniz Turu" diye bir efsane var :) Hiç düşünmeyin,hemen otobüs biletinizi alın ve Samsun/Çarşamba ile başlayın.Ardından Ordu/Ünye/Fatsa (sahili çok seveceksiniz :)),Giresun,Espiye,Tirebolu,Görele... derkeen güzel şehir Trabzon'a gelmiş bulunursunuz.Beşikdüzü,Vakfıkebir ,Araklı,Sürmene..Gezilecek o kadar çok yer var ki...Maçka,Çaykara,Uzun göl,Sümela Manastırı...Saymakla bitmiyor.Ama bence oraya gidince birine sormayın,muhabbet uzar :) Direk bir rehber alın,yolunuzu bulmak zaten çok kolay :) Bunlarla uğraşmak istemiyorsanız farklı firmaların bir haftalık 600-700 tl civarı kültür turları var.Bunlara katılabilirsiniz ve daha planlı,dolu dolu gezmiş olursunuz.. (Samsun,Ordu,Giresun,Trabzon,Rize ve Artvin harikadır,imkanınız olursa hepsini içeren uzun bir gezi yapın,Samsun'da menemen yiyin,Ordu'da sahilde saatler geçirin,Giresun'u şöyle bir gezin,geçin,Trabzon'da muhlama(mıhlama diye bir şey yok arkadaşlar),kuymak,pide,lahana,mısır ekmeği,pide yiyin,Akçaabatta köfte yiyin :),Rize ve Artvin'de harika çay bahçeleri var,onları gezin,Artvin(Hopa'ya,Borçka ve Arhavi'ye özellikle gidin,ayrıca Rize ve Trabzon'da yaylalara çıkıp da 3 demlik çay içmeden,hamsi dumanını görmeden geri dönmeyin :) )
-Bir başka alternatif ise Adana-Gaziantep-Şanlıurfa üçlüsü.Bu üç şehir de sokak sokak,köşe bucak gezilmeli,farklı ve eğlencelidir.Adana'da portakal bahçelerine doluşun,Antep'te (turistik Gaziantep çarşısını yabancı damattaki gibi sanmayın,hayal kırıklığı yaşamayın,daha evvel duydum böyle bir olay,küçük bi hatırlatma olsun :) ) Bakırcılar çarşısı,Antep kalesi ve tabiki güzel,dar ve eski sokaklarda dolaşın,Urfa'yı dolaşmayın,gidin de bi yaşayın orada :) Havası 45 derece,yanınızda suyunuz olsun,bir de fotoğraf makineniz.Yürüyün yürüyebildiğiniz kadar :)
Yazmak konusunda kendimi tutamıyorum,fazla uzun oluyor yazılarım malesef.Söyleyecek o kadar çok Şehrim ve anım var ki,bloglara sığmaz :) Bol gezmeler...
-Küçük hedeflerle başlayalım,eğer ben bir sabah çıkıp akşama geri dönmeliyim diyorsanız Edirne,Çanakklale ve de Bursa uygundur.İsterseniz gece bilet alabilir,sabaha karşı şehre gidip en mühim mekanlarını gezebilir ya da sokaklarda boş boş gezip yine akşam bilet alıp geri dönebilirsiniz.Ben sabah 8:30 otobüsü ile Bursa'ya gidip,otogarda rastgele bir hanımefendiye "ben İstanbul'dan geldim,3 saatim var,nereyi görmeliyim?" diye sorup aldığım öneri doğrultusunda gezimi tamamlayıp,geri döndüm,eğlenceliydi,bunu farklı şehirler için de denemek gerek :)
-2-3 günüm var diyorsanız ilk aklıma gelen Eskişehir-Ankara-Konya :) bu şehirler de harikadır,özellikle Konya :) Kalacak yer konusunda otel istediğiniz anda bulursunuz,yok ben otelde kalmam diyorsanız yolculuk zamanlarını yani otobüs biletlerini gece almaya çalışın,bir miktar da otogarda takılır,hava aydınlandığı anda sokaklara düşersiniz,emin olun ikincisi çok daha güzel ve eğlenceli :) Konya'ya en az 2 gün ayırmak gerekir esasen,Konya merkezi,Meram bağları,Alaaddin Tepesi,Mevlana,Sille..(Konya'ya 2 defa gittim,ama doyamadım,özel ve de güzeldir :) )
-Ben en azından bir hafta yollara düşerim diyenler "Karadeniz Turu" diye bir efsane var :) Hiç düşünmeyin,hemen otobüs biletinizi alın ve Samsun/Çarşamba ile başlayın.Ardından Ordu/Ünye/Fatsa (sahili çok seveceksiniz :)),Giresun,Espiye,Tirebolu,Görele... derkeen güzel şehir Trabzon'a gelmiş bulunursunuz.Beşikdüzü,Vakfıkebir ,Araklı,Sürmene..Gezilecek o kadar çok yer var ki...Maçka,Çaykara,Uzun göl,Sümela Manastırı...Saymakla bitmiyor.Ama bence oraya gidince birine sormayın,muhabbet uzar :) Direk bir rehber alın,yolunuzu bulmak zaten çok kolay :) Bunlarla uğraşmak istemiyorsanız farklı firmaların bir haftalık 600-700 tl civarı kültür turları var.Bunlara katılabilirsiniz ve daha planlı,dolu dolu gezmiş olursunuz.. (Samsun,Ordu,Giresun,Trabzon,Rize ve Artvin harikadır,imkanınız olursa hepsini içeren uzun bir gezi yapın,Samsun'da menemen yiyin,Ordu'da sahilde saatler geçirin,Giresun'u şöyle bir gezin,geçin,Trabzon'da muhlama(mıhlama diye bir şey yok arkadaşlar),kuymak,pide,lahana,mısır ekmeği,pide yiyin,Akçaabatta köfte yiyin :),Rize ve Artvin'de harika çay bahçeleri var,onları gezin,Artvin(Hopa'ya,Borçka ve Arhavi'ye özellikle gidin,ayrıca Rize ve Trabzon'da yaylalara çıkıp da 3 demlik çay içmeden,hamsi dumanını görmeden geri dönmeyin :) )
-Bir başka alternatif ise Adana-Gaziantep-Şanlıurfa üçlüsü.Bu üç şehir de sokak sokak,köşe bucak gezilmeli,farklı ve eğlencelidir.Adana'da portakal bahçelerine doluşun,Antep'te (turistik Gaziantep çarşısını yabancı damattaki gibi sanmayın,hayal kırıklığı yaşamayın,daha evvel duydum böyle bir olay,küçük bi hatırlatma olsun :) ) Bakırcılar çarşısı,Antep kalesi ve tabiki güzel,dar ve eski sokaklarda dolaşın,Urfa'yı dolaşmayın,gidin de bi yaşayın orada :) Havası 45 derece,yanınızda suyunuz olsun,bir de fotoğraf makineniz.Yürüyün yürüyebildiğiniz kadar :)
Yazmak konusunda kendimi tutamıyorum,fazla uzun oluyor yazılarım malesef.Söyleyecek o kadar çok Şehrim ve anım var ki,bloglara sığmaz :) Bol gezmeler...
26 Mayıs 2013 Pazar
Gezginin çantası :)

Gezme zamanlarına yaklaştık millet!Sınav dönemimizin yani finallerin başlamasına bir hafta gibi bir süre kaldı.Peki sizler de benim gibi henüz sınavlar başlamamış ve haliyle bitmemişken gezi programını yaptınız mı ?...İstanbul harika,bunu her zaman dile getiririm,lakin eğer "sınavlardan sonra bir nefes alayım,kaçayım bir yerlere " kafasındaysanız şimdiden hiç olmazsa 2-3 şehirlik kısa bir tur planlayın.En azından bütler ile finaller arasındaki haftada kaçmış olursunuz :) Böylesi bir girişten sonra kaçabileceğiniz bir kaç il,mekan önerisinde bulunmak için ayrı bir paylaşımım olacak;lakin rota hangi yöne olursa olsun bir gezginin çantası pek mühimdir :) Önce bundan bahsedelim..Kendinizi en özgür,hafif ve çılgın hissedeceğiniz,"dünyanın her yerini ben bununla gezerim ki" diyeceğiniz bir çantanız olsun mesela..Eğer rahatıma düşkün bir gezginim diyorsanız maddi açıdan azıcık kuvvetli çıkın yola :) Yok eğer ben sokakta da sabahlarım,simitle de doyarım,su yeter bana,mühim olan gitmek diyorsanız şehirler arası otobüs biletinizi sağlayın,gerisi pek de mühim değil.Güzel bir defteriniz olsun,çünkü yalnız ve savruk gezenlerin hikayesi bol olur,ben şimdiye kadar bir sürü defter bitirdim mesela :) Islak mendil,peçete vs. alın yanınıza,çünkü otogarda falan sabahlarsanız ya da sokaklarda,her otogar temiz değil arkadaşlar,söyleyeyim :) (aslında temizlik zaten her koşulda en birinci husustur :) ) mp3 olsun yanınızda,bu mühimdir.Güzel şehirlerin,mekanların,hafif rüzgarın tamamlayıcısıdır müzik.Cep telefonu tercih meselesidir (ben kullanmamaktan yanayım ) "fakat çılgınım ben,geziyorum anne ya!" haykırışına pek çoğunuzun ailesi hazır değil,bunun farkındayım.O yüzden cep telefonu,mp3,kimlik,cüzdan,ıslak mendil (bu konuda takıntılı olduğumu söyleyebilirim ),peçete,cüzdan,defter,kalem,fotoğraf makinesi size yeter.Doldurun çantanızı ve düşün yollara :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)